Kaş, Antalya’nın en batısında yer alan doğal güzellikleriyle popüler ilçelerindendir. Tarihi, kültürü, tertemiz denizi ve koylarıyla gezilecek ve görülecek birçok noktası vardır. Kentin geçmişi M.Ö 2000’li yıllara kadar uzanmaktadır. Karia ve Likya arasında bağlantı noktası oluşturan bölge, dönemin önemli ticaret merkezlerinden biri olmuştur. Bir dönem Büyük İskender’in de yönetimi altına giren şehir, daha sonra en parlak dönemlerini yaşayacağı Roma ve Bizans hakimiyetine girmiştir. Sırasıyla M.Ö 2000’li yıllarda Likyalılar, M.Ö 546 yılında Persler, M.Ö 336 yılında Helenler, M.Ö 65 yılında Romalılar, M.S 395’te Bizanslılar, M.S 1085’te Selçuklular, M.S 1308 yılında Teke Beyliği, M.S 1361 yılında Kıbrıs Krallığı, M.S 1426 yılında Osmanlı ve I. Dünya Savaşı sırasında İtalyanlar tarafından ele geçirilmiştir. Son olarak da 1921 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir parçası olarak Antalya’nın bir beldesi kabul edilmiştir.
Turkuaz sulara sahip, mavi yolculuk rotaları içinde belki de en çok merak uyandıran bölgesi olan Kaş, birçok yerli ve yabancı misafirimizin tekne tatillerine kısa ara vererek ziyaret etmeyi tercih ettiği şirin kasabadır. Kaş başlangıçlı gerçekleştirilen haftalık tekne kiralamalarda Kekova ( doğuya doğru ) veya Fethiye ( batıya doğru ) rotalarında seyir yapabilir, özel tekne kiralama planlamanıza ören yerleri ziyaretleri de ekleyerek mavi turunuzu renklendirebilirsiniz.
Şehre en yakın hava ulaşımı 148 km uzaklıktaki Dalaman Havaalanı ile sağlanmaktadır. Antalya Havaalanı da 205 km. uzaklıktadır. Kaş’ın il merkezi Antalya'ya uzaklığı 190 km. olup, İzmir'e 437 km., Burdur’a 221 km., Denizli’ye 291 km., Muğla’ya 239 km., Bodrum’a 336 km., Marmaris’e 228 km., Fethiye’ye 106 km., Göcek’e 130 km., Demre’ye 45 km. ve Kalkan’a 25 km. mesafededir. Ayrıca kentten 9 km. uzaklıktaki Meis adasına da düzenli feribot seferleri yapılmaktadır.
Xanthos Antik Kenti
Fethiye - Kaş karayolu üzerinde bulunan antik kent, Fethiye merkeze 63 km. uzaklıktadır. Dağlık Likya eyaletinin en eski ve en büyük kenti olarak karşımıza çıkan Xanthos antik kenti Likya bölgesinin idari ve dini merkeziydi. Kuruluşu M.Ö.8. yüzyıla kadar giden kent, M.Ö. 545 yılındaki Pers istilasına kadar bağımsız bir şehir devletiymiş. Pers istilasında kentlerini kahramanca savunan Xanthoslular, istilayı önleyemeyeceklerini anlayınca, önce tüm kadın ve çocuklarını öldürerek kenti ateşe vermiş ve alevlerin içinde topluca intihar etmişlerdir. Bu kıyımdan kurtulan 80 aile ve başka yerlerden gelen göçmenler tarafından kent yeniden kurulmuştur. 100 yıl kadar sonra çıkan bir yangınla, Xanthos yeniden harap olmuştur. Buna rağmen, yeni baştan kurulan kent, batı dünyası ile kurduğu iyi ilişkiler sonucu, uzun süre önemli bir merkez olarak varlığını sürdürmüştür. Ancak M.Ö. 429 yılında Atinalıların vergi istemelerine karşı çıkmalarıyla kentlerinin tamamen harap olmasına neden olacak bir savaşın içine sürüklenmişlerdir. M.Ö.333 yılında Büyük İskender’in bölgeye gelmesinden sonra, büyük ölçüde Helenleşen kenti, M.Ö. 309’da Ptolemaioslar işgal etmiştir. Sonraları, M.Ö. 197’de Suriye Kralı III. Antiochus’un eline geçen kent, parlak bir dönem yaşamıştır. M.Ö. II. yüzyılda Xanthos, Likya Birliği’nin başkenti olmuştur. M.Ö.42 yılında Romalılar tarafından işgal edilerek, kentin batısındaki Likya Akropolisi yıkılmış, kent halkı kılıçtan geçirilmiştir. Bu olaydan bir yıl sonra, Roma İmparatoru Markus Aurelius, kenti yeniden imar etmiştir. Bizans döneminde piskoposluk merkezi olan Xanthos, yöreye Arap akınlarının başlaması ile M.S. 7. yüzyılda terk edilmiştir. Şehir ne yazık ki kelimenin tam anlamıyla bir felaketler kenti olmuştur. Xanthos antik kentinde bulunan iki akropol, değişik örgü sistemlerinin görüldüğü sur duvarları ile çevrilidir. Likya akropolünün kuzeyinde Roma Devri Tiyatrosu yer alır. Kentin en ilginç kalıntıları, tiyatronun batısında konumlanmıştır. Bunlardan birincisi yüksek dikdörtgen yekpare kaide üzerindeki ölü ailesi ile yanındaki kadın gövdeli, kuş kanatlı yaratıklar olan ve ölülerin ruhlarını gökyüzüne taşıdıklarına inanılan Harpy kabartmalarına sahiptir. Bu anıt mezarın yanında 4'üncü yüzyıla ait kaideli Likya lahdi yer almaktadır. Tiyatronun bitişindeki kare şekilli geniş alan ise üç yanı dükkânlarla çevrili Roma Devri agorasıdır. Agoranın kuzeydoğu köşesinde, Harpy Anıtına çok benzeyen, dikdörtgen gövdesinde Likya ve Grekçe dilinde yazılmış kitabe yer alan M.Ö. 5. yüzyıla ait anıt mezar yükselir. Anıtın gövdesindeki kitabe günümüze dek bulunmuş Likya dilindeki en uzun kitabe olup, Kherei adlı Xanthos’lu prensin serüvenlerini anlatmaktadır. Roma akropolünde de birçok kaya mezarı ve kaideli mezarı yan yana görmek mümkündür. Bu alanın güney eteklerde yer alan, Aslanlı Mezar, Pa vaya ve Merehi lahitlerinin kaideleri dışında tümü British Museum’da sergilenmektedir. Günümüz kalıntılarına çıkan rampanın sağ kenarında sadece temelleri kalan M.Ö. 4'üncü yüzyıla ait tapınak planlı Nereid Anıtı da British Museum da sergilenen Xanthos’un ünlü anıtlarından biridir.
Ziyaret Saatleri: Yaz Dönemi 08:30-19:30, Kış Dönemi 08:30- 17:30, Konumu
Patara Antik Kenti
Patara antik kenti, Kaş’a yaklaşık olarak 42 kilometre uzaklıkta yer alan Patara plajında yer almaktadır. 12 km. uzunluğundaki plaj, doğal sit alanı olarak koruma altında olduğundan el değmemiş havası ile ince kumu, sığ denizi ve antik kent kalıntılarıyla oldukça popülerdir. Geniş bir alana yayılan kente yapacağınız gezi için geniş bir zaman ayırmakta ve yürüyüş yapmaya hazırlıklı olmakta yarar var. Geçmişi MÖ 8. yüzyıla kadar uzanan ve Likya’nın başkentliğini de yapmış olan kent, mitolojiye göre de Apollo’nun doğum yeridir. Hititçe ‘de Patar, Likya dilinde Pttara, Arap kaynaklarında Batara olarak anılan kentin İskender'in kuşattığı kentler arasında yer aldığı bilinir. Roma döneminde de çok önemli bir kent olan Patara, Likya-Pamphilya eyaletlerinin başkentliğini yapmıştır. Kentin limanı, hububat deposu ve sevki açısından önem taşımıştır, Doğu Akdeniz'de bulunan 3 önemli hububat deposundan biri (Granarium) burada bulunmaktadır. Bizans döneminde de gelişmesini sürdüren kent, Noel Baba olarak bilinen Saint Nicholas'ın Demre ve Patara'da doğup yaşadığı kabul edildiğinden Hristiyanlarca da önemli sayılmıştır. Günümüze ulaşan dünyanın en eski deniz feneri ve ilk meclis binasının kalıntıları da Patara’da bulunmaktadır. Tiyatro, antik kentin ana caddesi, hamam, tapınaklar, surlar, Roma zafer takı, su yolları kentte bulunan yapılar arasındadır.
Fethiye - Kekova - Fethiye mavi yolculuk rotasında Patara plajına paralel olarak uzun bir seyir yapılır. Mavi tura en elverişli olan sabahın erken saatlerinde yapılan bu seyirler sonrasında Kalkan limanına yanaşılır. Dileyen misafirlerimiz önceden planlanan Patara Antik Kenti, Patara Plajı, Phellos Antik kenti ve Antiphellos Antik Kenti turuna katılabilirler. Özel araçlar ve rehber eşliğinde gerçekleştirilen kara turlarımızın maliyetleri tekne kiralama fiyatlarına dahil değildir. Dilerseniz detayları satış yetkilinizle görüşebilirsiniz.
Phellos Antik Kenti
Phellos antik kenti, Kaş merkeze 11 km. uzaklıktaki, Fellen-Yayla mevkiinde 950 metre yükseklikte çevresindeki dağlık bölgeye hâkim bir sırt üzerinde yer alır. Arkeolojik kalıntılar ve belgeler doğrultusunda kentin oluşumu M.Ö 7. yüzyıl ile M.Ö 4. yüzyıl arasındadır. Likya’da adı Wehñti olan Phellos, bu dönemde Xanthos, Trysa ve Limyra ile birlikte Lykia’nın dört yerleşiminden biriydi. M.Ö. 425 yılında sikke basıldığını bildiğimiz kent, Helenistik dönemde bu üstünlüğü, kendisine ait liman kenti olan Antiphellos’a kaptırmıştır. Phellos’ta Arkaik dönemden bir mezar anıtı ve M.Ö 5. ve M.Ö 4. yüzyılda yaşamış kentin ileri gelen ailelerinin gömüldüğü ev tipi kaya mezarları ve surlar bulunmaktadır.
Antiphellos Antik Kenti
Kaş şehrinin üzerine kurulduğu Antiphellos antik kenti, Likya medeniyetinin önemli liman kentlerinden biridir. Phellos antik kentinin limanı olarak kurulan ama zaman içinde ticaret ile zengin bir kent haline gelen Antiphellos, Phellos'tan ayrılmıştır. Antik kentten günümüze kalan kalıntılar Kaş merkezde dağınık bir şekilde görülebilir. En önemli ve korunan Antik tiyatro dışında kalan kalıntılar ne yazık ki kendi haline bırakılmış durumdadır. 3000 kişi kapasiteli Antiphellos antik tiyatrosu, Anadolu'da denize dönük inşa edilmiş az sayıda tiyatrodan biridir. Helenistik dönemde bölgenin yerel kesme kireç taşlarından yapılan tiyatro, 2008 yılında restore edilerek ziyarete açılmıştır. Tiyatronun etrafının nekrapol alanı olduğu, farklı dönemlere ait mezarlardan anlaşılmaktadır. Antik tiyatroya yakın bir noktada, ana kayaya oyularak yapılmış Akdam Dor gömütü denilen mezar içindeki el ele tutuşmuş kadın figürlerinin, Likya'da bilinen başka bir örneği bulunmuyor. Günümüze kadar en bozulmadan gelen lahitlerden biri olan Kral Mezarı Uzun Çarşı'nın girişindedir. Ayrıca pazar yerinde, limanın girişinde ve jandarma binasının deniz tarafında 3 sağlam lahit daha bulunmaktadır. Bunların dışında farklı noktalarda altında mezarı olmayan lahit kapakları, sarnıçlar, tapınak kalıntıları vardır.
Saklıkent Kanyonu
Şehir merkezine 44 km. uzaklıkta bulunan kanyonun binlerce yıl evvel jeolojik çatlama ile oluştuğu tahmin edilmektedir. 1996 yılında milli park ilan edilerek korumaya alınan Saklıkent kanyonunun uzunluğu yaklaşık 18 km, yüksekliği 200 ile 600 metre arasında değişmektedir. Bazı noktalarda kaya aralığı 2 metreye kadar daraldığından buralardan gökyüzünü görmek neredeyse imkansızdır. Kanyon girişinde sizi önce Eşen Çayı karşılar. Demir çubuklara döşenen tahta iskele üzerinde yürüyerek kayaların altından fışkıran tertemiz kaynağa ulaşırsınız. Kanyonda coşkun suların üzerine kurulmuş ve yörenin kilimi ile yastıkların serildiği sedirlerde oturabilir, ayaklarınızı buz gibi suda serinletirken, gözleme ve alabalık yiyebilirsiniz. İsterseniz kanyonda ilerleyerek gizli cenneti keşfedebilirsiniz. Aynı zamanda rafting de yapabileceğiniz kanyonda yaklaşık 5 kilometrelik rafting parkurunu kat etmek yaklaşık 30 dakika sürmektedir.
Misafirlerimiz mavi yolculuk tatillerinin ikinci veya beşinci günlerini doğa harikası Saklıkent Kanyonuna ayırabilirler. Gulet kiralama fiyatlarına dahil olmayan bu hizmetimiz Kaş, Kalkan veya Gemile Adasından misafirlerimizi kiraladıkları tekneden alarak gerçekleştirilebilir. Dileyen misafirlerimiz güzergahları dahilindeki tarihi güzellikleri de ziyaret edebilmektedir.
Saklıkent Kanyonu kara turu tekne kiralama ücretine dahil mi?
Ören yeri ve turistik yerlerin giriş, ulaşım ücretleri tekne kiralama bedeline dahil değildir. Mavi yolculuk ve kara turları farklı fiyatlandırmalara tabidir.
Aperlai Antik Kenti
Şehir merkezine 25 km. uzaklıktaki kent, Kaş ile Kekova arasında bulunan Sıçak Yarımadası'nda uzun ve dar bir koyun başlangıcında yer alır. Korunaklı bir mevkide doğal körfez üzerinde kurulmuş olan Aperlai kenti ile ilgili en eski bilgiler, M.Ö 5. yüzyıldan başlamaktadır. Kent adının orijinali Luwi dilinde ‘Aprillai’ olup ‘Akarsu Boğazı’ anlamına gelmektedir ve küçük boyutlu bir Likya liman kentidir. M.S. 9. yüzyıla kadar piskoposluk merkezlerinden biri olan kentin, 16'ncı yüzyılda, tamamen terk edildiği ve sadece üç beş balıkçı ailesinin barındığı Piri Reis’in Kitab-ı Bahriye’sinde de anılmaktadır. Aperlai’nin kalıntıları denize doğru inen tepenin eteklerinde ve körfezin kuzey tarafında yer alır. Kent deniz kenarından başlayıp akropole doğru uzanan rektogonal ve poligonal tekniklerin kullanıldığı, kare planlı kulelerle takviye edilen surlarla çevrilmiştir. Aperlai antik kentinde yaşanan depremler ve denizin yükselmesi sonucu, kilise, hamam, sarnıç, mendirek, palamar bağlama halkası ve birkaç konut da suyun altında kalan kalıntılardır. Kente ulaşımda Kaş’tan veya Üçağız'dan Sıçak İskelesi'ne denizden gidilmesi en kolay yolculuk şeklidir. Karadan da, Kılıçlı bölgesinde bulunan Apollonia antik kentinden bölgeye kadar uzanan 7 kilometre uzunluğunda antik bir yolu yürüyerek ulaşabilirsiniz.
Apollonia Antik Kenti
Tarihi buluntulara dayanarak M.Ö 4 yüzyılda kurulduğu düşünülen Apollonia, Likya Birliğine bağlı kentlerden biri olup, Kaş merkeze 24 km. uzaklıktaki Kekova yolu üzerinde Kılıçlı Köyü’ndedir. Mitolojinin en önemli tanrılarından biri olan Apollon, Anadolu kökenlidir. Helen dilinde ‘Apollon’un Yurdu’ anlamına gelen Apollonia adı, yaygın olarak kullanılmakta ve antik dünyada 24 kent aynı adla anılmaktadır. Anadolu’da da Psidia, Mysia, Karia ve Kefken gibi bölgelerde Apollonia adını taşıyan başka kentler bulunmaktadır. Dönemin insanlarının inanç yapıları ve tanrılarına olan bağlılıkları aslında o dönemde, tanrıyı arayan ve anlamaya çalışan insanlar için önemli olduğundan, bir tanrının adına yapılmış kentin değerini de azımsamamak gerekir. ‘L’ harfine benzeyen bir kayalık üzerinde kurulan kent, 100 metre yükseklikte yer almaktadır. Apollonia antik kenti hakkında erken dönem tarihine ilişkin yazılı bir belgeye sahip olmamamıza rağmen, erken dönem yapı ve mezar kalıntıları, buradaki yerleşimin Arkaik dönemden itibaren varlığını sürdürdüğünü göstermektedir. Günümüze ulaşan kentin kalıntıları kenti çevreleyen surların iç kısmındaki akropoldedir. Surların içerisindeki kale Bizans dönemine ait olup, çoğunlukla Roma ve Bizans döneminden kalan kilise, tiyatro, hamam ve mezar anıtları bulunmaktadır.
İsinda Antik Kenti
İsinda Antik Kenti, Kaş merkez ilçesine bağlı Belenli Köyü'nün 3 kilometre güneyinde, 90 metre yükselen tepenin doruğu ve yamaçlarındadır. İsinda, Luwi dilinde kutsal anlamına gelen Sinda’dan türemiş bir sözcüktür. Adına antik yazarlarda pek rastlamadığımız ufak bir yerleşim yeri olup, daha çok bir beyin veya sülalenin oturduğu müstahkem bir mevki durumundadır. Uzun süre varlığını sürdüren kent, Paxromana döneminde Antiphellos’un gelişip, zenginleşmesi ve İsinda halkının bu liman kentine göçmesiyle zamanla terk edilmiştir. Günümüze ulaşabilen Likya dilinde yazılmış ev tipi mezar anıtları, akropolü çevreleyen düzgün dörtgen kireçtaşı bloklardan yapılmış sur duvarları, kuyu ve sarnıçlar kentin M.Ö 4. yüzyılın ilk yarısından önce kurulduğunu göstermektedir.
Sebeda Antik Kenti
Kaş merkeze 5 km. uzaklıktaki Bayındır Limanı olarak geçen bölgede, Bahtsız ve Kavgar tepelerinde kurulan kent, güvenilir bir liman çevresinde lahitleri, kaya mezarları, sarnıçları, yağ çıkarma işlikleriyle Likya Dönemi'ne ait küçük bir çiftlik yerleşimidir. M.Ö 4. yüzyıla tarihlendirilen, doğal kayaya oyulan Likya tipi oda mezarlar, deniz kıyısında ise depo olarak kullanıldığı tahmin edilen yapı kalıntıları bulunmaktadır. Antik dönemde de kullanıldığı anlaşılan bir patikayla ulaşılan Kavgar Tepe'nin üstündeki yapı kalıntısının, gözetleme kulesi olduğu tahmin edilmektedir. Kule çevresinde ise Likya ve Roma dönemlerine ait bazıları yazıtlı olan lahitler bulunmaktadır.
Kaş tekne kiralama planlamanızda veya mavi tura başlamadan önce geliş saatinizi yada tekneden ayrıldıktan sonraki süreçte mutlaka Sebeda Antik Kentine bir kaç saatinizi ayırmanızı öneririz.
Kalkan
Kaş merkeze uzaklığı 25 km. olan şehrin, 150 - 200 yıl öncesinde Meis adasından gelen tüccarlar tarafından kurulduğu düşünülmektedir. 1920 yılına kadar, “güzel yer” anlamına gelen “Kalamaki” adıyla anılan bir Rum balıkçı köyü olarak var olan şehirde, mübadeleden önce Türkler ve Rumlar bir arada yaşarmış. Günümüzde özellikle çevresindeki antik kentler ve plajlara olan yakınlığı ile Avrupalı turistlerin tercih sebebidir.
Pirha Antik Kenti
Pirha antik kenti, Kaş merkeze 30 km. ve Kalkan’a 14 km uzaklıktaki Bezirgân Köyü’nden yaklaşık 20 dakikalık bir yürüyüşle ulaşılabileceğiniz, deniz seviyesinden 850 metre yükseklikte yer almaktadır. Antik kentin bulunduğu noktada ilgi çekici birçok kaya mezarı vardır. Burada yapılan arkeolojik kazılar sonucunda bulunan heykel ve rölyefler Antalya Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
Kandyba Antik Kenti
Kaş şehir merkezine 27 km. uzaklıkta bulunan kent, Çataloluk Köyü yakınlarındadır. Kandyba antik kenti yerleşimi Klasik dönemden Bizans’a kadar uzanan kalıntılara sahiptir. Piskoposluk listelerinde 12. yüzyıla kadar merkez olarak gösterilen kentin, Likya dilinde anlamı ‘Ana Tanrıçanın erkeği’dir. Kentte ilk olarak 4. yüzyıl sonlarında, daha sonra Likya Birliği döneminde ve III. Gordian zamanında sikke basılmıştır. Günümüzde yoğun şekilde tahribata uğrayarak zarar gören kentte Bizans devrinden kalma sur duvarı parçaları ile Akropolis eteklerinde yer alan kaya mezarları bulunmaktadır.
Tekne kiralama hizmeti alıp aynı zamanda birbirinden değerli tarihi yapıları ziyaret edebileceğiniz Kekova rotasında, arzu eden misafirlerimiz birer akşamlarını Kaş ve Kalkanı ziyaret ederek değerlendirebilirler. 1 hafta mavi yolculuk tatillerinizi sadece tekne yaşamını tercih etmiyorsanız Kekova rotasında birçok aktivite sizleri bekliyor olacaktır.